CUMHURETİMİZ’İ KURAN PARTİ
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
101 YAŞINDA KUTLU OLSUN
DÜNDEN BUGÜNE CUMHURİYET HALK PARTİSİ
Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkması sonucunda, İstanbul ve Anadolu, emperyalist devletlerce işgal edilmiştir. Bağımsızlık ve özgürlük ruhunu yaşatan tüm Anadolu ve Trakya halkının işgalcilere karşı başlattığı direniş hareketinden “Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri” doğmuştur.
Mustafa Kemal’in çağrısıyla ve öncülüğünde 4-11 Eylül 1919tarihlerinde toplanan Sivas Kongresi, bütün direniş örgütlerini“Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirmiş; direnişi, yerelden ulusala dönüştürmüştür. Sivas Kongresi, Anadolu halkının, vatanın bölünmez bütünlüğünü sağlama ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma iradesinin ve kesin kararlığının dünyaya anlatımıdır.
Mustafa Kemal’in önderliğinde Sivas’ta kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Türk ulusunun kararlı savaşımı sonucunda Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açmış, Milli Mücadele’yi yürütmüş ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, tam bağımsızlığın ve ulusal egemenliğin güvencesi ve geliştiricisi olmuştur.
CHP’nin öncüsü olan Halk Fırkası, Mustafa Kemal’in yönlendirimiyle,9 Eylül 1923’tekurulmuştur. Mustafa Kemal’in kaleme aldığı 9Eylül 1923 tarihli Halk Fırkası Nizamnamesi’nde, Halk Fırkası’nın görevi ve amacı, “ulusal egemenliğin halk tarafından halk için gerçekleştirilmesine öncülük etmek”, “Türkiye’yi çağdaş bir devlet durumuna yükseltmek” ve “bütün kuvvetlerin üzerine hukukun egemenliğini” kurmak olarak belirlenmiştir. Böylece, ulusal egemenlik, çağdaşlaşma ve hukuk devleti başlıca amaçlar olarak tanımlanmış ve zaman içinde gerçekleştirilmiştir.
Halk Fırkası Nizamnamesi’nin ikinci maddesi uyarınca, halk kavramı “herhangi bir sınıfl a sınırlı değildir.”Bu kavram, ayrıcalık tanımaz ve bütün bireyler yasa önünde eşittir. “Halkçılar”,“hiçbir ailenin, hiçbir sınıfın, hiçbir cemaatin, hiçbir bireyin ayrıcalıklarını kabul etmeyen ve yasaları koymaktaki mutlak özgürlüğü ve bağımsızlığı tanıyan bireylerdir.” Mustafa Kemal’in bu belirlemeleri, Altıok içinde yer alan “Halkçılık” ve Cumhuriyetçilik ilkelerinin özünü oluşturmuştur.
Halk Fırkası, 10 Kasım 1924’te Cumhuriyet Halk Fırkası’na dönüştürülmüştür. 20 Kasım 1924’te ise Cumhuriyet Halk Fırkası, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuku Cemiyeti örgütünü üstlenmiştir. Böylece Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran parti niteliğini kazanmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra CHP’nin Genel Başkanlığı görevini, Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlandırılmasında önemli katkıları olan İsmet İnönü üstlenmiştir. İnönü bu görevi Mayıs 1972’ye kadar yürütmüştür. Bülent Ecevit Mayıs 1972’de üstlendiği CHP Genel
Başkanlığı görevini, 1980 askeri rejimi tarafından siyasi partilerin kapatıldığı Ekim 1980’ne değin sürdürmüştür. Hikmet Çetin Şubat 1995 – Eylül 1995 ve Altan Öymen Mayıs 1999 – Ekim 2000 tarihleri arasında Genel Başkanlık görevini üstlenmiştir. Deniz Baykal 1991 – 1995, 1995 – 1999 ve 2000 – 2010 Genel Başkanlık görevini yürütmüştür. Kemal Kılıçdaroğlu, bu görevi 2010’dan bu yana sürdürmektedir.
Altıok’un Belirginleşme Süreci
Cumhuriyet Halk Partisi’nin Altıok’u, tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik ülküsünden doğmuş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlaşması ve uygarlık değerlerini yaşam tarzına dönüştürmesi sürecinde belirginleşmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Altıok’u, Türkiye toplumunun sosyal yapısının çözümlemesine, ulusal gereksinmelere ve uluslararası yönelimlere dayandırmıştır. Dolayısıyla Altıok, toplumsal yapının değişimine koşut olarak sürekli gelişim ve değişim içindedir. Devrimcilik ilkesi, hem bu değişim ve gelişimden kökenlenir, hem de değişim ve gelişime yol gösterir.
Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15-20 Ekim 1927’de gerçekleştirdiği İkinci Kurultayında okuduğu Nutuk’ta, Türk ulusunun bağımsızlaşma, özgürleşme ve çağdaşlaşma atılımlarını özetlemiştir. Bu kurultayda, laikliğin özünü oluşturan dini, devlet ve millet işlerinin dışında tutma ilkesi benimsenmiştir.
Kurultayda ayrıca Genel Başkan Mustafa Kemal Atatürk’ün Program Bildirgesi’nde “cumhuriyetçilik, laiklik, halkçılık ve milliyetçilik”, CHP’nin temel ilkeleri olarak tanımlanmıştır.
Mustafa Kemal, laiklik ilkesini aslında 1 Mart 1924’te TBMM’nde yaptığı açış konuşmasında açıklamış ve şu belirlemeleri yapmıştır:
İslam dini, bir siyaset aracı olmaktan kurtarılarak yüceltilmelidir. Din ve vicdan, “muğlak ve değişken olan, her türlü çıkar ve tutkuların sahnesi olan siyasetin” dışına çıkarılmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet ve Demokrasiyi Her Zaman Birbirinin Tümleyicisi Olarak Tanımlamıştır
Görüleceği üzere, Mustafa Kemal Atatürk, Altıok’u oluşturan ilkeleri, değişmez bir dogma gibi kavramamış, her zaman ve her koşul altında Türkiye toplumunun bilimsel ve akılcı bir çözümlemesine dayandırmış ve geliştirmiştir. Cumhuriyet’in tümleyicisi ve geliştiricisi olan “demokrasi” kavramını herzaman vurgulamıştır.
Örneğin, 23 Haziran 1923’te Rus Sosyalist Federatif Cumhuriyeti Sefirine verdiği yanıtta “Bizim milletimiz esasen demokrattır” demiştir.
23 Temmuz 1923’te Amerikalı gazeteci Isaac F. Marcosson’a verdiği demeçte “Türkiye ve Amerika, ikisi de demokrattır. Hakikatte şu anki Türk hükümeti, dünyadaki en demokratik hükümettir” dedikten sonra, “demokrasi, insan soyunun umududur” belirlemesini yapmıştır. 18 Aralık 1930’da İstanbul Cumhuriyet Halk Fırkası ve Türk Ocağı’nı ziyaretinde “Demokrasinin ne olduğunu halka anlatmak sizin görevinizdir… Cumhuriyet’i, onun gereklerini yüksek sesle anlatınız. Cumhuriyet ilkelerini sevdiriniz”sözleriyle, CHF ve Türk Ocaklarına cumhuriyet ve demokrasi kavramlarını tanıtma çağrısı yapmıştır.
CHP’nin Görevi, Devletin Egemenliğini, Yurttaşların Refahını ve Özgürlüğünü Sağlamaktır
Mustafa Kemal Atatürk, bağımsız ve özgür Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumun gereksinmeleri ve çağdaş uygarlık değerlerini yaşam tarzına dönüştürme uğraşına uygun olarak CHP’nin, tüm ulusun 10 gereksinmelerine yanıt verecek şekilde, programı, tüzüğü ve çalışma tarzı bakımından kendini yenilemesi ve yetkinleştirmesi görevini sürekli güncel tutmuştur.
Bu kapsamda 17 Şubat 1931’de İktisadi ve Siyasi Durum Hakkında Adana Türk Ocağı’nda yaptığı konuşmada “Neden ne olursa olsun, yurttaşların derdine çare bulmak, ona yardımda bulunmak, Cumhuriyet Hükümeti’nin koşacağı görevdir” demek suretiyle, yurttaşların güncel sorunlarına çözüm bulmanın gerekliliğini vurgulamıştır. Aynı konuşmada “Devlet egemenliği, milletin genel refah ve saadetine ve vatandaşın özgürlüklerini sağlamak amacıyla kullanılmalıdır… Cumhuriyet Hükümeti’nin ve Fırkamızın izlediği ülkü, bu amaca yöneliktir” sözleri, ulusun refahını ve yurttaşın özgürlüklerini öne çıkaran bir görev anlayışının göstergesidir.
CHP, ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ İçinde Toplumsal Dayanışmayı Sağlamaya Çalışmıştır ve Çalışmaktadır
Mustafa Kemal, 20 Nisan 1931 tarihli “İkinci Seçmenlere Bildirge”de, partinin programı ve çalışmalarının eleştirilmesini gerekli gördüğünü özellikle vurgulamıştır. Aynı gün yayımladığı “Millete Bildirge”de cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, laiklik, devletçilik ve devrimcilik ilkelerinin, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın değişmez özellikleri olduğunu belirlemiştir. Mustafa Kemal Atatürk bu bildirgede yine toplumsal bir çözümleme yaparak, CHF’nin“sosyal sınıfl arın mücadelesi yerine, toplumsal düzen ve dayanışmayı sağlamayı” ve birbirini bozmayacak şekilde “sosyal sınıfl arın çıkarlarını uyumlulaştırmayı” hedefl ediğini vurgulamıştır. Bu kapsamda “Yurtta barış, dünyada barış!” ilkesini bir kez daha dile getirmiştir.
Altıok’un Amacı, Türkiye’yi Çağdaş Bir Devlet Yapmaktır
Devrimcilik ilkesi uyarınca, Türkiye ve dünyadaki gelişmelere ayak uydurabilmek için, ekonomik buhranın bütün dünyada etkili olduğu bir dönemde, Mayıs 1931’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin üçüncü kurultayı gerçekleştirilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk 10 Mayıs 1931’de yaptığı açış konuşmasında birinci genel kongrenin 1919’da Sivas’ta bir okulun dersliğinde yapıldığını belirtmiş ve Fırka’yı“büyük ülküleri olan, birbirine samimi arkadaşlık bağlarıyla bağlı olan, birbirini uyaran ve eleştiren büyük bir aile” olarak nitelendirmiştir. Aynı konuşmada çeşitli alanlara ilişkin şu belirlemeleri yapmıştır:
Cumhuriyet Halk Fırkası, iç siyasette “milletin esas eğilimine dayanan” ve “memleketi çağdaş bir devlet” düzeyine yükseltmeyi amaçlayan cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laiklik ve devrimcilik ilkelerini yerleştirmeye çalışır. Türkiye’nin “bütünlüğüne inanan vatandaşlar için Cumhuriyet’in genel, eşit bağlayıcılığı” ilkesi geçerlidir. “laik, cumhuriyetçi ve devrimci” Fırka, devrimleri korumaya kararlıdır. “Uygar ve çağdaş bir devlet” için gerekli olan yasalar kabul edilmiştir.
Bunların uygulanması, “memleketin araçlarına ve özelliğine göre birtakım gereksinmeler” göstermektedir. Bu gereksinmeler karşılanmalıdır.
Anılan açış konuşmasında eğitimde gerçekleştirilen Latin Alfabesinin kabulünü“en önemli olay” olarak niteleyen Mustafa Kemal Atatürk, bu önemli olayın “tarihimizdeki dönüm noktalarından biri olarak sürekli anılacağını” ve Türkçenin “bağımsız kimliğine kavuşacağını, yetkinleşerek uygar bir amaca ulaşacağını” vurgulamıştır.
Fırka, Atatürk’ün belirlemesiyle, kadının “toplumsal yaşamda layık olduğu yüksek konuma” ulaşması için yoğun olarak çalışmaktadır. Dil Devrimi ve daha sonra açılan ve özellikle kırsal kesimde yaşayan halk çocuklarının eğitimini öne çıkaran Köy Enstitüleri, dünya başvuru yapıtlarında yer alan Çağdaş Türkiye’nin iki köklü kazanımıdır.
CHP Programı, Sosyal ve Yasal Eşitlik, Özgürlük ve Demokrasiye Dayanır
Anılan Programın birinci bölümünde Anayasa’da anlatımını bulan “bireysel ve toplumsal özgürlük, eşitlik, masuniyet ve mülkiyet haklarının korunması” ve yurttaşın “özgür seçim hakkının, demokrasinin hakiki gereklerinden olduğu” vurgulanmıştır. Böylece ulusal egemenliğin ve bağımsızlığın güvencesi olan Cumhuriyet’in demokrasiyle bütünleştirilmesinin altı çizilmiştir.
Programın ikinci bölümünde Cumhuriyet Halk Fırkası bir kez daha “cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik, devrimci” bir parti olarak tanımlanmış ve Türk toplumunun “özel karakteri” ve “bağımsız kimliği korunarak”, gelişme ve ilerleme yolunda ve uluslararası ilişkilerde “bütün çağdaş uluslara koşut ve onlarla uyum içinde yürüme” hedefi belirlenmiştir.
BU TARİHİ BİLGİLER CHP RESMİ SİTESİNDEN ALINMIŞTIR YAZININ DEVAMI
https://content.chp.org.tr/file/46181.pdf