ENFLASYON 20 YILIN ZİRVESİNDE
Enflasyon insanlarımızın alım gücünü zayıflatma mal ve hizmet fiyatlarını artırmakta yaşam koşullarını zorlaştırmaktadır.
Enflasyon son 20 yılın zirvesindedir ve İktidar Enflasyonu düşürmek için hiçbir önlem almamaktadır artan sadece enflasyon değildir.
Siyasi ve Ekonomik istikrarsızlık ve Küresel piyasalarda ki belirsizlikler dövizi de etkilemekte döviz kuru sürekli artış eğiliminde devam etmektedir.
Enflasyon 2018 , 2019 , 2020 yılında %10 üzerinde seyretmiş , 2021 yılı itibari ile %15 aşarak sürekli ve hızlı artış göstermiştir.
2022 itibari ile Enflasyon son 20 yılın zirvesinde seyretmektedir.
FİYAT İSTİKRARI VE ENFLASYON
Enflasyon, bir ekonomideki mal ve hizmetlerin fiyatlarında gözlenen sürekli ve genel kapsamlı artışı ifade eder. Günümüzde pek çok merkez bankası; enflasyonu kontrol altında tutarak istikrarlı bir yapıya dönüştürmeye, yani fiyat istikrarını sağlamaya çalışmaktadır.
Fiyat istikrarı ise para politikasının uzun dönemli temel amaçları olan büyüme ve istihdama yönelik, ekonomik birimlerin karar alma süreçlerinde etkili olmayacak ölçüde düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranını ifade eder.
Türkiye’de Merkez Bankasının temel amacı, fiyat istikrarını sağlamaktır. Fiyatların istikrarlı olması; fiyatların hiç değişmemesi değil, genel seviyesindeki uzun süren artış (enflasyon) veya düşüş (deflasyon) eğiliminin önlenmesi anlamına gelir. Bu sayede, Türk lirasının satın alım gücü, dolayısıyla bir para birimi olarak güvenilirliği korunur.
Enflasyon, mal ve hizmet fiyatlarının genel seviyesinde yaşanan sürekli artış olarak tanımlanmaktadır. Enflasyon, sadece bir veya birkaç mal ve hizmetin değil, ortalama bir tüketicinin yıl içinde kullandığı tüm mal ve hizmetlerde meydana gelen fiyat değişikliğini kapsamaktadır. Başka bir ifadeyle, bir ülkede, enflasyon oranı artarken bazı mal ve hizmetlerin fiyatları düşebilmekte veya aynı şekilde enflasyon oranı düşerken bazı mal ve hizmetlerin fiyatlarında artış yaşanabilmektedir. Ayrıca fiyatlarda yaşanan artışın enflasyon olarak tanımlanabilmesi için sadece belirli bir dönem için değil, sürekli olması gerekmektedir.
Mal ve hizmet fiyatlarının yanı sıra, maaş ve ücretlerde de zaman içinde değişim yaşanmaktadır. Ancak maaş ve ücretlerdeki artışın mal ve hizmet fiyatlarındaki artıştan az olduğu durumlarda enflasyon, tüketicilerin satın alma gücünü azaltmaktadır. Kısaca enflasyon, kişilerin ellerindeki para ile geçmişe göre daha az mal ve hizmet alabilmesine neden olmaktadır.
Genellikle bir önceki yılın aynı dönemine göre (yıllık) yüzde değişim olarak ifade edilen enflasyon, mal ve hizmet sepeti içinde bulunan ögelerin ortalama fiyatlarında bir yıl boyunca yaşanan değişime bakılarak hesaplanmaktadır. Mal ve hizmet sepeti, enflasyonun hesaplanabilmesi için belirli bir dönem boyunca fiyatları takip edilen mal ve hizmet kalemlerinin toplamına verilen isimdir. Sepette yer alan mal ve hizmetlerin ağırlıkları, hanehalkı bütçe anketine konu olan geniş bir hane halkı örnekleminin yıl boyunca yaptığı harcamalar esas alınarak belirlenmektedir.
Fiyatlar Genel Seviyesi : Bir ekonomide satılan tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarının ortalama bir tüketicinin yıl içinde yaptığı harcamalar içindeki payına göre ağırlıklandırılmış ortalamasıdır.
Enflasyonun yükselmesinde diğer nedenlerden bazıları da ;
Petrol ve gıda fiyatlarında artış ve doğal afetler, hammadde kaynaklarında azalma, vb.
Üretim maliyetlerinde artış
Toplam arzda azalma
Fiyatlar genel seviyesinde yükselme: ENFLASYON
Para Arzı
Faiz Oranları
Yatırım ve Tüketim Harcamaları
Fiyatlar Genel Seviyesi
ENFLASYON ;
Ekonomik büyümeyi olumsuz etkiler
Gelir dağılımını bozar
İşgücü piyasasını olumsuz etkiler
Uluslararası rekabet gücünü azaltır
Ekonomik dalgalanmalara neden olur
Fiyat İstikrarı ve Finansal İstikrar İlişkisi ;
Finansal piyasalarda son dönemlerde ortaya çıkan gelişmeler, merkez bankalarının temel fonksiyonlarını etkilemiştir. Finansal piyasaların derinleşmesi, küreselleşme ve gelişen iletişim teknolojisine bağlı olarak bağımsız merkez bankalarına duyulan gereksinim artmış, şeffaf, açık ve hesap verebilir merkez bankalarının fiyat istikrarını sağlamakta başarılı olacakları genel olarak kabul görmüştür.
Bunun yanı sıra son dönemde yaşanan finansal krizler nedeniyle, fiyat istikrarı hedefinin gerçekleştirilmesi doğrultusunda “finansal istikrar” konusu merkez bankalarının para politikası gündemlerinin üst sıralarında yerini almaya başlamış ve fiyat istikrarı ile finansal istikrar hedeflerinin birbirlerinden ayrı düşünülemeyeceği görüşü giderek yaygınlaşmıştır.
Fiyat İstikrarının Sağlandığı Bir Ekonomide ;
Göreli fiyatlar kolaylıkla izlenebilir.
Tasarruf sahipleri ve yatırımcılar enflasyon risk primi talep etmez.
Verimsiz harcama ve yatırımlar azalır.
Enflasyondan korunmak için gereksiz/verimsiz uğraşlar azalır.
Para ikamesi (dolarizasyon) azalır.
Gelir dağılımının bozulması önlenir.
Enflasyonla İlgili Sık Kullanılan Tanımlar ;
Deflasyon: Fiyatlar genel seviyesinde yaşanan sürekli düşüştür. Yani enflasyonun tersidir.
Dezenflasyon: Fiyat artış hızının azalması anlamına gelmektedir. Yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş sırasında yaşanan düşen enflasyon sürecini ifade etmektedir.
Hiperenflasyon: Olağandışı yüksek enflasyon olarak tanımlanır. Uç durumlarda, ülkenin parasal sisteminin çöküşüne neden olabilir. En göze çarpan hiperenflasyon örneklerinden bir tanesi, 1923 yılında fiyatların bir ayda yüzde 2.500 oranında arttığı Almanya’da yaşanmıştır.
Stagflasyon: Bir ekonomide enflasyon ve işsizliğin bir arada yaşanması durumunu ifade eder. Bu durum, 1970’li yıllarda petrol fiyatlarında yaşanan artış ile birlikte ekonomik koşulların kötüleştiği endüstrileşmiş ülkelerde gözlenmiştir.
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE): Tüketicilerin satın aldıkları mal ve hizmetlerin fiyatlarında yaşanan değişimi ölçen endekstir.
Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE): Ekonomide üretim sürecinde girdi olarak kullanılan maddelerin fiyatlarındaki değişimleri toptancı aşamasında ölçen endekstir. Buna göre ÜFE, tarım, balıkçılık, madencilik, imalat sanayi ve enerji sektöründeki (elektrik, gaz, su) ürünlerin fiyatlarındaki değişimleri ölçmektedir.
Çekirdek Enflasyon: Uzun dönem fiyat hareketlerini yansıtan ve geçici nitelikteki göreli fiyat şoklarını dışlayan enflasyon oranıdır. Kullanımındaki amaç, fiyatlar genel seviyesindeki değişimi sürekli kılan unsurları tespit etmek ve buna uygun politikaları belirlemektir.
Ekonomik Büyüme ve İstihdam
Merkez Bankası Kanunu’nda “Banka, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla Hükûmetin büyüme ve istihdam politikalarını destekler” ifadesi yer almaktadır. Düşük enflasyon oranı, uzun vadeli ekonomik amaçlara ulaşabilmek için gerekli koşulların başında gelir. Dolayısıyla, ekonomik büyüme ve istihdama yönelik politikalara Merkez Bankasının yapabileceği en büyük katkı, fiyat istikrarını sağlamaktır.
Fiyatların istikrarlı seyretmesi, ekonomik birimlerin daha sağlam bir bilgiye dayanarak karar alması ve böylece kaynakların daha etkin şekilde dağılmasını sağlar. Aynı zamanda,düşük enflasyonun yaratacağı enflasyon risk primindeki azalış sayesinde reel faiz oranlarının düşmesi, yatırım kararlarında destekleyici bir rol oynar.
ENFLASYONUN NEDENLERİ
1 – ÜRETİMSİZLİK VE İHRACATIN İTHALATA ORANLA DÜŞÜK OLMASI
2 – Talep Enflasyonu
A)- Talep enflasyonu; mal ve hizmet arzının, toplam talebin artış hızına ayak uyduramaması hâlinde ortaya çıkar. Bu gibi durumlarla, genellikle ekonominin toparlanma sürecine girdiği ve işsizlik oranlarında azalma yaşandığı dönemlerde karşılaşılır.
3 – Maliyet Enflasyonu
A) – Maliyet enflasyonu, petrol ve gıda gibi emtia fiyatlarının yükselmesi veya doğal afetler gibi nedenlerle üretim maliyetlerinde artış yaşanması sonucunda ortaya çıkar. Bu tür durumlarda, toplam arz azalır ve akabinde fiyatların genel seviyesinde yükselme yaşanır.
4 – Para Arzı
A) – Para arzının artması, enflasyonun oluşmasındaki bir başka unsurdur. Bu durumda, yatırım ve tüketim harcamaları artarak fiyatlar üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşur.
5 – Enflasyon Beklentileri
A) – Tüketici ve üreticilerin gelecekte fiyatların yükselmeye devam edeceği yönündeki beklentileri; enflasyonun oluşmasındaki diğer bir etkendir. Bu tür beklentiler, ücret talepleri aracılığıyla mal ve hizmet fiyatlarının artmasına neden olur.
ÇIKTI AÇIĞI
Çıktı açığı, ekonomideki fiyat baskılarının değerlendirilmesinde önemli bir para politikası değişkenidir. Enflasyon hedeflemesi rejiminde merkez bankaları; gerçekleşen yerine, geleceğe ilişkin enflasyon beklentilerine göre politikalarını şekillendirir.
Buna göre, çıktı açığının pozitif olduğu alanlarda; talep fazlalığı nedeniyle ekonomi kapasitenin üzerinde çalıştığı için, talebe dayalı enflasyon baskısının ortaya çıkacağı tahmin edilir.
Çıktı açığının negatif olduğu alanlarda ise bu durumun ekonomideki zayıf talepten kaynaklanan arz fazlalığı veya atıl kapasite nedeniyle, enflasyonda düşüşe yol açacağı öngörülür.
PARA POLİTİKASI VE ENFLASYON İLİŞKİSİ
Para politikası; para arzı, kısa vadeli faiz oranları veya döviz kurları gibi üretim ve enflasyon üzerinde belirleyici olan değişkenlerin kontrolüne dayanan stratejiler bütünü olup kontrolü merkez bankalarına aittir. Uzun vadede, para politikası sadece fiyatlar genel seviyesi üzerinde etkiliyken kısa vadede para politikası fiyatların ve ücretlerin hızlı ayarlanamamasından ötürü hem enflasyon hem de üretim seviyesi üzerinde etkili olabilmektedir. Örneğin, bir resesyon döneminde genişleyici yönde kullanılan para politikası üretim seviyesi üzerinde pozitif etki oluşturabilmekte, ancak para arzındaki artış aynı zamanda fiyatlar genel seviyesinde de artışa yol açabilmektedir. Bu nedenle merkez bankaları, para politikası araçlarını kullanırken kısa vadede enflasyon ve üretim seviyelerine ilişkin hedefleri arasında bir denge gözetmektedir.
Öte yandan, pek çok merkez bankasına kanunları tarafından fiyat istikrarını sağlama amacı verilmiş, bunun yanı sıra bu amaca yönelik olarak kullanacakları para politikası araçlarını kendilerinin seçmesi sağlanarak araç bağımsızlıkları da sağlanmıştır. Bu çerçevede, merkez bankaları para politikalarını enflasyonun düşürülmesi ve fiyat istikrarının sağlanıp sürdürülmesi temel amacına yönelik olarak kullanmaktadır. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren popülerlik kazanan enflasyon hedeflemesi rejiminde, merkez bankaları sayısal bir enflasyon hedefi ilan ederek para politikası araçlarını bu hedefin tutturulmasına yönelik olarak kullanmayı taahhüt etmektedir.
Merkez bankalarının etkili para politikası araçlarını seçebilmeleri ve hedeflerine ulaşabilmeleri, uygulanan politikaların ekonomiye etkileri konusunda doğru değerlendirmelere sahip olmaları ile mümkün olduğundan para politikası uygulamalarının fiyatlar ve reel sektör üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi son derece önemlidir. Bu nedenle, para politikasının başarısı parasal aktarım mekanizmasının etkili işleyişi ile yakından ilgilidir.